Ülkemizde
Anayasalar hep askerî darbelerden ve muhtıralardan sonra yapılmış ya da
değiştirilmiştir...
1924
Anayasası, 27 Mayıs 1960 Darbesiyle ilga edildi. Yerine, “Darbesever” hukukçu
hocalar tarafından büyük bir iştahla hemen bir Anayasa yapıldı ve halkımızın
tasvibine sunuldu. Halkımız, maalmemnun hemen kabul etti. Darbeciler, halkın
seçtiği on yıllık DP iktidarını kabul edemediler. Aynı halkın, darbecilerin
yaptığı Anayasayı referandumla kabul etmesine “halkımızın şaşmaz iradesi”
diyerek çok sevindiler. Hatta “Anayasa’nın Bayramı”nı bile düşündüler ve
halkımız için 27 Mayısı, “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” ilan ettiler...
Bu Anayasa
9 yıl kadar uygulandı. Baktılar ki halk, bu Anayasa’nın bir yerinden giriyor,
“gericileri” iktidara getiriyor, bu böyle olmaz diyerek 9 yıl sonra alın size
bir muhtıra daha deyip, 12 Mart Muhtırasını yapıştırıyorlar. Üç maddelik
muhtırada belirtilen Reformları(!) gerçekleştirmek için bayramını yaptığımız
Anayasanın 57 maddesi değiştiriliyor. Anayasaya bir yamalık yaptık, halkın
girme ihtimali olan delikleri tıkadık dediler. Koalisyon-moğalisyon derken 9
yıl geçti. 9 yılda 11 hükümet kuruldu bozuldu...
Halkımızın
-günlük zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için- ömrü kuyruklarda geçiyordu. Pek
çok mal karaborsada... Anarşi kol geziyor... İşçiler ve öğrenciler yollarda...
“Yollar yürümekle aşınmaz” sözü tarihe kazınıyor. Halk korku içinde gün
batmadan yatıyor. O arada “Köykent mi kuralım köylerde mi kalalım”, “Su
kullananın, toprak işleyenin” “saptamaları” sloganlaşıyor. Ancak bu “düzen
değişmeden” Allende olma “olasılığı” yok derken, bir yerlerde de “Kadayıfın
altını kızartmak için” yangına benzin dökülüyordu sanki!.. Böyle bir politik
tablo, koruyup kollayanlara zemin hazırladı netekim!.. “Bize Anayasa bol geldi”
diyerek 9 yıl sonra 12 Eylül 1980 darbesi geldi. Bir ara bayramını bile
kutladığımız önceki darbecilerin yaptığı, Anayasayı çöpe atıverdiler.
Hemen 5
Paşamız, kurucu meclisi oluşturdu. 5 kişinin seçtiği kurucu meclis üyeleri,
şimdi kullandığımız Anayasayı yaptılar. Halkoyuna sundular. Ve %92 gibi,
-örneği Suriye gibi ülkelerde görülen- bir oy oranıyla Darbe Anayasası halkımız
tarafından hüsnükabul gördü!..
Merhum
Özal, rejimin bazı vidalarını gevşetti. Bir biçimde Özal tasfiye edildi. Belli
bir süre sonra “28 Şubat Post Modern Darbesi”yle Hükümet devrildi. “AB’ye
uymamız lazım” diyerek Anayasanın önemli bir bölümü yine değiştirildi. En son
da 26 maddesi AK Parti tarafından Referanduma götürülerek değiştirildi. Kırpa
kırpa geriye Burhan Kuzu Hocaya çöpe atacak pek bir şey kalmadı...
Sonuç: Hangi
partiden olursa olsun partiler bir araya gelerek; “Düşünce ve İfade
Hürriyetini, Din ve Vicdan Hürriyetini ve Teşebbüs Hürriyetini” esas alan,
ben-sen-öteki-beriki demeden, “biz” diyen, doğuştan insan haklarını muasır
medeniyet normlarına uygun tarif eden, kısa, öz, tertemiz bir Anayasa
yapılabilir mi? Elbette yapılabilir. Tek şartı kavga etmeden tartışmak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder