Ülkemiz ve
hükümet, iç ve dış pek büyük gailelerle uğraşmakta şu sıra. Yakın zamana kadar gıptayla bakılan
ve bölgenin parlayan yıldızı kabul edilen, % 99’u Müslüman bir ülke olarak demokrasiyi
kendi kültürüyle yoğurmuş, darbe dönemlerinin kirini-pasını hukuk içerisinde
temizlemeye çalışan, 30 yıldır süregelen terör meselesini çözmek için bir
“barış sürecini” başlatan, tepelerde-derinlerde demokrasi üzerindeki vesayet
gölgesini kaldıran, iktidarların ancak halk iradesiyle el değiştirmesini
kurumsallaştımaya çalışan ve model bir ülke olarak gösterilen Türkiye
konuşuluyordu vakti zamanında dünyada.
Arap baharı
başlamadan; 2023’ü hedef göstererek, çok stratejik ve dünya çapında çaplı projeleri
başlatarak Türkiye’ye bir Türkiye daha ekleyecek, büyük yürüyüşe başlamışken,
sağlıkta, eğitimde, turizmde ve pek çok sektörde iç ve dış rekabette yarış
sürerken, iş adamlarımız rekabet içerisinde dünyanın pek çok ülkesinde büyük
yatırımlar yaparken ve bizim ülkemizin de imar ve inşasına sizleri bekliyoruz
gelin davetleri alan itibar sahibi bir ülke konuşuluyordu dünyada.
İçeride
Gezi Parkı gösterileri dünya çapında büyük propaganda ve istismar malzemesi
yapıldı. Bu gösterilere her ülkede olabilen yasal müdahale yöntemleri
uygulandı. Tepkiler üzerine “orantısız güç kullanılmış olması kabul edilmiş ve
sorumlular mahkemelere sevk edilmiş olmasına rağmen” bu olaylar, imrenilen
demokrat yüzümüzü karartma, yıldızımızı söndürme ve itibarımızı kırma, yalnızlaştırma
bahanesi yapıldı maalesef.
Acaba
nerede kimin ayağına bastık.
Tunus’ta
başlayan, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye ile devam eden “Arap baharı”
hareketlerine RUSYA, İRAN, IRAK, B.A.E. SUUDİ ARABİSTAN, KATAR, ve AB, ABD gibi
ülkelerle ve tabi İsrail le hükümetimizin bakış açısı ve politikası örtüşmedi.
Gerçekçi olmak lazım gelirse; doğruydu yanlıştı tartışmasına girmeden fotoğrafa
yandan değil üstten bakarsak bu ülkeler bizimle birlikte olmadı. Özellikle
Vahşet kelimesinin bile yetersiz kalacağı Suriye ve Mısır’da yaşananlara
bakınca ister itibarlı isterse itibarsız deyin bizi yalnız bıraktılar.
Mısır’da
Bahar bir darbeyle kışa döndü. Bir yıl önce halk iradesiyle iktidara gelen
Mursi devrildi. Suudlar, Katar ve BAE darbeci General Sisi’ye oluk gibi para
akıttılar. Suudi Kral İhvan’a terörist dedi. Rusya, İran, Irak AB ve ABD ve BM
darbeye darbe diyemediler. Bizi yalnız bıraktılar.
Sayın
Erdoğan, yakın geçmişte itibarı yüksek bir ABD gezisi gerçekleştirdi. Başkan
Obama ile en uzun ve en kapsamlı Suriye’nin konuşulduğunu biliyoruz. Bizim
tezimiz kabul görmedi ve çözüm Cenevre konferansına havale edildi.
Kimyasal
silahla çocukları zehirleyen Esad, vahşetine, fotoğraflarına bile bakamadığım
yeni bir sayfa ekledi.Yavruları sıcak ana kucağından toprağın soğuk bağrına
gönderdi. Batı hâlâ araştıralım diyor. Arap birliği Cenevre sürecini
hızlandıralım diyor. İster itibarlı deyin ister itibarsız biz yalnızız.
“Demek ki
su uyur düşman uyumaz”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder