Kıymetli
okuyucularım. Bu gün mübarek Ramazan Bayramının son günü. Başımızı kaldırıp
İslam âlemine baktığımızda Türkiye’de, hüzünlü de olsak huzur içinde bir Bayram
geçiriyoruz. Büyük nimet.
Çevremizde
ve İslam âleminde her gün hatta her an sokaklarda camilerde bombalar patlıyor
insan parçaları havalarda uçuşuyor. Bitmek tükenmek bilmeyen kavga ve kıtaller
oluyor..
Bu durum
batılı sömürgecilerin, Emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerin eseridir.
Küreyi arzın pek çok yeri; evlerinden, yerlerinden ve yurtlarından ya kovulmuş
ya da öldürülmekten kaçan ve bilmedikleri beldelere ve diyarlara, göçmen
kuşlar misali hicret eden müslüman mülteciler dolu.
Kadınların,
çocukların çoğunlukta olduğu; açlık, yokluk, gözyaşı, ızdırap ve yardım gelecek
ümidiyle bekleşen bu insanların üzerlerinden yine bir Bayram geçiyor. Biz böyle
bir halde Ramazan ve Bayram geçirdiğimizi başımızı iki elimizin arasına alalım
ve bir an düşünelim.
Açlıktan
bir deri bir kemik kalmış, yüzlerini sineklerin ziyaret ettiği, sütü kesilmiş
ananın kucağında çaresiz göz kapakları yavaş yavaş kapanan ve gurbette ölüm
yolculuğuna çıkan bu yavruların ve insanların o görüntüleri; vazifesini bi
hakkın yapmayan varlıklı-varlıksız her Müslümanı mahşerde büyük gün kurulacak mizanın
başına çekiyor olduğunu düşünelim.
İslam
aleminin pek çok yerinde yaşanan bu hal, vicdanı olan herkesi sarsar ve
titretir. Ağzına lokma götüremez.
Bu mazlum
insanlar tencerelerinde dert kaynatırken vicdanı olan bir insan ve hakiki bir
Müslüman, beş yıldızlı otellerde ve özel eğlenceli davetlerde çeşit çeşit leziz
yemeklerin başında müftehir bir halde mutlu olamaz.
Muhtaçların
halleriyle hemhal olması gereken bir Müslüman bu manzaraya dayanamaz.
Dayanıyorsa hiçbir insan böyle bir vicdanı sinesinde taşıyamaz. Muhtaçların ve
mazlumların böyle bir halde Bayram geçirmeleri her Müslümanı hüzne gark ediyor,
eder.
Ülkemizde
İHLAS VAKFI’nın da içlerinde olduğu pek çok vakıf, hayır kurumu, dernek,
cemaat, cemiyet ve hizmet erbabı ellerinden geldiğince dünyanın her yerindeki
mazlumların ve muhtaçların yardımına koşuyor, koşturuyor. Sadece Ramazanlarda
değil her zaman hizmete seferber olduklarını, fedakarca çalıştıklarını, İhlas
Haber Ajansı’nda sorumlu olduğum yıllarımdan buyana biliyorum. Pek çoğuna
“haberle” destek olduk.
Bizler
ülkemizde huzur içinde Bayram geçirirken bu mazlumların göz yaşını silecek, bir
lokma ile doyurmaya koşacak, ellerinden tutup okutacak, okullar, yurtlar ve
yerler temin edecek, “sağına ve soluna bakınmadan ben varım” diyecek varlığının
bir kısmını bu yolda kurban edecek hamiyet sahibi yiğitlere ihtiyaç var.
Ramazan Bayramı geçti,
Kurban
Bayramı yaklaşıyor.
Dün geçti
yarın meçhul gün bu gün.
“Seadet
topu ortada erler bekleniyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder