Sevgili
okuyucularım, 8’inci Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal’ın vefatı 20 yıldır
tartışılmaktadır. Savcılık, “zaman aşımı”nın dolmasına bir gün kala, yaygın
iddialara yenilerini de ilave ederek dava açtı. Mahkeme de iddianameyi kabul
etti. Daha çok tartışılacak... Bunun üzerine ben de 19 Nisan Cumartesi günü
“Özal’ın elleri birilerinin yakasını bırakmıyor” başlıklı bir makale yazdım. Bu
yazıda 1988 yılında yapılan Büyük Kongrenin birinci gününü ve Özal’ın
konuşmasının özetini ve kurşunlanma sonrası duygusal konuşmasını ve tepkisini
kısaca özetledim... Kongrenin ikinci gününü önümüzdeki hafta yazımda
anlatacağımı ifade etmiştim. Ancak gündemin çok yoğun olması nedeniyle bu yazım
gecikti. Okuyucularımızdan gelen talep üzerine bugün kongrenin ikinci gününü
olabildiğince özetlemeye çalışacağım...
İkinci
gün...
Özal,
ANAP’ı 70’li yılların kamplaşmış ve kısır politik kavgalardan uzak, reaksiyon
politikası yerine aksiyon politikasını benimseyen bir düşünce ve inanç üzerine
kurdu. Herkesin birbirini solcu-sağcı, ilerici-gerici gibi şablonlarla
yaftaladığı, asgari insani münasebetlerin bile koptuğu böylesine gergin bir
ortamda; sevgiyi ve hoşgörüyü esas alarak ANAP’ı oluşturdu. Ayrıca koyu bir
darbe ortamı vardı. Beş generalin izin verdiği kişilerle ancak kadro
kuruluyordu... İzin alabildikleriyle kurduğu ANAP, 1983 ve 1987 genel
seçimleri, 1984’te yerel seçimleri kazanarak bu “icazetli” kadroları milletvekili
olarak TBMM’ye Bakanlıklara ve belediye başkanlıklarına taşıdı...
Darbe
lideri Kenan Evren, %46 oy almış Özal için hatıratında “Bilseydim Başbakanlığı
vermezdim, beni uyuttu” diyor. Özal’ın ilm-i siyasetle zorlukları aştığını bu
ifade anlatıyor...
Turgut Özal
yaptığı hizmetlerin karşılığını Kongrenin birinci günü canıyla ödemekten kıl
payı kurtulmuştu. Duygusaldı... Aynı zamanda hem ülkedeki icazetli demokrasiden
hem parti içi demokrasiden rahatsızdı. Bundan kurtulmanın zamanını kolluyordu.
Gelgelelim, tezviratçılara, eski demagoglara, kaşarlanmış politikacılara, mafya
babalarına, yeraltı çetelerine, tahsisçilere ve hazineden geçinenlere
dur-dinlen yoktu. Ellerinden geleni arkalarına koymuyorlardı. Hepsi tek cephe
Özal’ı yok etmeye, ANAP’ı yıkmaya çalışıyorlardı...
Birinci gün
genel başkanı; Özal’ı seçtik. İkinci gün parti organlarına seçimler yapılacak.
Ben de İzmir Büyük Kongre delegesiydim. 1260 kişiden biriydim...
Özal
iktidarı boyunca zorluklara rağmen büyük altyapı değişiklikleri gerçekleştirdi.
Ancak üstyapıya dokunmadı. Bunu yapabilmek için dengeli ve güçlü bir kadroyu bu
kongreden çıkaracaktı.
İkinci günü
Özal bütün ülkeyi kuşatacak listeyi hazırlayıp salona gönderdi. Seçimler
başladı. Adına “Kutsal ittifakçılar” denen milletvekilleri Özal’ın dengeli
listesini delik-deşik ettiler. Ahenk bozuldu. Bu olay Özal’a ANAP’a kurşundan
daha ağır darbe oldu... Bu icazetliler böylece Özal’ı yanız bırakarak “28
Şubat”ın taşlarını döşemiş oldular... Haftaya devam edeceğiz inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder